Ali Budak’ın ‘Yeni Türk Edebiyat’nın derin köklerine inme’yi hedeflediği ‘Batılılaşma ve Türk Edebiyatı - Lale Devri’nden Tanzimat’a Yenileşme’ adlı kitap Osmanlı İmparatorluğu’nun batılılaşması ile Türk Edebiyatı arasındaki ilişkiyi ele alıyor.
“... Tanzimat’tan sonra ortaya çıkan edebiyat, eğer ‘yeni’ ise, sürecin, muhakkak, daha öncesinin olması lazımdır. Bu durumda; edebiyatla Batılılaşma arasındaki münasebet, sanıldığından daha sıkıdır ve ‘yenileşme’, şimdiye kadar söylenegelenden çok daha erken bir dönemde başlamıştır.” (Kitaptan)
Kitapta, Batılılaşmanın ilk somut belirtilerinin görüldüğü 18. yüzyıl başlarından yeni bir dünya görüşünün ve edebiyatın ortaya çıktığı 19. yüzyıl ortalarına kadar geçen yaklaşık 150 yıllık süre, ‘Uyanış’, ‘Yenileşme’, ‘Batılılaşma’ başlıklarıyla, üç ana bölüm halinde inceleniyor.
BATI’YA İLK ADIMLAR
Kitabın ilk bölümü ‘Uyanış’ evresinde, Batı’ya doğru ilk adımlar üzerinde duruluyor; ilk tercüme faaliyetleri ve Türk aydınlanmasının ilk önemli gelişmesi olarak görülen Türkçe matbaanın kurulması mercek altına alınıyor. Matbaanın oluşum ve gelişim sürecinin önemli isimlerle birlikte değerlendirildiği bölümde Lale Devri’ndeki önemli gelişmeler; dönemin gelenekleri, dinin Batı’yla ilişkilerdeki rolü, divan şiirinin işlevi, Türk nesrinin doğuşu ve gelişimi yer alıyor. Dönemin önemli ismi Nedim başta olmak üzere Seyyid Vehbi, Edirneli Kami, İzzet Ali Paşa, Koca Ragıp Paşa, Kani , Nevres, Haşmet ve Fıtnat Hanım gibi şairler de sürece katkılarıyla ele alınıyorlar.
İHTİLALİN ETKİLERİ
İkinci bölüm ‘Yenileşme’de Fransız İhtilali’nin etkileri ve ihtilalin Osmanlı’ya yansıyan en somut etkisi gazetecilik, devrimle ilişkisi çerçevesinde ele alınıyor. Bu evrede şiir, Şeyh Galib, Enderunlu Fazıl, Sünbülzade Vehbi ve Enderunlu Vasıf isimleri üzerinde durularak ele alınıyor. Türk şiirinin iki büyük ismi İzzet Molla ve Âkif Paşa da bu bölümde “eskinin içinde yeniyi bulanlar” olarak yer buluyorlar.
MODERNLEŞMENİN EN ETKİLİ ARACI GAZETECİLİK
Üçüncü bölüm ‘Batılılaşma’ evresinde, siyasal ve sosyal arka plana daha geniş bir pencereden bakılıyor. Dönemin uzlaşma ve yansıtma vasıtaları olan gazeteler bu bölümde geniş olarak yer tutuyor. Türk modernleşmesinin tek ve en etkili aracı olan gazetelerin önemi edebiyatla olan ilişkisi de öne çıkarılarak aktarılıyor. Bu bölümde, Yeni edebiyatın büyük ölçüde gazetelerde ve gazeteciler tarafından meydana getirildiği belirtilirken, Batılılaşan Türkiye’nin ilk liderlerinin gazeteciler olduğu ve başta tiyatro ve roman olmak üzere çağdaş türlerin yurda girmesinde ve yayılmasında da en büyük rolün de gazetelerde olduğu savunuluyor. Yine bu evrede Yeni Türk Edebiyatı’na doğru yazı dilinde ki değişme de ele alınıyor.
“Türk gazeteciliği, özellikle, siyasal bir muhalefetin ortaya çıktığı 1860 sonrasında, modernleşmenin en önemli aracı olmuştur. Edebî manifestolar, kanunların bile önüne geçmiş; Batılılaşan Türkiye’nin ilk liderleri politikacılar değil, aynı zamanda birer gazeteci ve fikir önderi olan şairler ve yazarlar arasından çıkmıştır.” (Kitaptan)
Kitapta, iki bakış açısının daima muhafaza edildiğinin de altı çiziliyor. Bunlardan biri devletin siyasal konumu ve onunla birlikte farklılaşan toplumsal yapı, diğeri bu siyasal ve sosyal zeminde oluşan edebiyat.
NTV