'İblis bir kadeh şarap içmiş olsaydı Secdeye yatardı Adem'in önünde'
GÜNDÜZ VASSAF
Aziz Nesin yazmadığı kitaplarının İran’da basıldığını öğrenince şaşmıştı.
Devlet ve din baskısından korkanlar onun adını kullanarak kitaplarını yayınlıyorlarmış. Ben de, İslam bilgini, matematikçi, fizikçi ve şair Ömer Hayyam’ın, geçen hafta Topkapı Sarayı Vakası’nda bir yandan yaptıklarını şaşırmışlara bir yandan da tepkilerinde şaşıranlara nisbet, sesini duyar gibi oldum. Bize bin yıl önceden seslenmesi ibret verici olsa da...
Bu sarayın başı göklerdeydi bir zaman,
Padişahlar girer çıkardı kapısından.
Şimdi duvarında bir kumru- Guguk, diyor.
Guguk, gukuk, o şanlı günlerin ardından.
Dün gece şarap arıyordum şehirde,
Soluk bir gül gördüm bir ocak önünde,
Dedim, “Ne yaptın da yakıyorlar seni?”
Dedi, “Bir kez güleyim dedim çimende.”
Şarap içip güzel sevmek mi daha iyi,
İki yüzlü softaları dinlemek mi?
Sarhoşla aşık cehenneme gidecekse,
Kimselerin göreceği yoktur cenneti.
Tekkede, medresede, manastırda kilisede,
Bir cennet cehennem kaygısıdır sürüp gitmede.
Oysa yüce varlığın sırlarına eren kişi,
Bunların tohumunu uğratmaz düşüncesine.
Ey kara cübbeli, senin gündüzün gece,
Taş atma dünyayı bilmek isteyenlere.
Onlar Yaradanın sanatı peşindeler,
Senin aklın firkin abdest bozan şeylerde.
Ben şarap içiyorum, doğrudur,
Aklı olan da beni haklı bulur,
İçeceğimi biliyordu Tanrı,
İçmezsem Tanrı yanılmış olur.
Tanrı cennette şarap içeceksin der,
Aynı Tanrı şarabı nasıl haram eder?
Hamza bir Arab’ın devesini öldürmüş,
Şarabı yalnız ona haram etmiş Peygamber.
* Bir araya getirdiğim yukardaki Rubailer, ‘Ömer Hayyam, Dörtlükler,’ Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi, Çeviren Sabahattin Eyüboğlu, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2006, kitabından..