Mümkün olan her il, ilçe, belde ve mahallede emekçilerin demokrasi anlayışına uygun olarak en geniş emek ve toplumsal muhalefet dinamiklerini kapsayan, oluşturduğumuz ve oluşturacağımız yerel platformlarda, halkın çıkarlarını temel alan programlar çerçevesinde ortak adaylarımızı halkın katılımını içeren demokratik yöntemlerle belirleyerek emekçilerin ve ezilenlerin alternatifini yaratmaya çalışacağız.
***
Sol-sosyalist güçler seçimlere birlikte hazırlandıklarını açıkladı. Sol, 29 Mart yerel seçimlerinde ortak tavır alacağına dair bir açıklama gerçekleştirdi. DTP (Demokratik Toplum Partisi),
ÖDP (Özgürlük ve Dayanışma Partisi), EMEP (Emek Partisi),
TKP(Türkiye Komünist Partisi), SDP(Sosyalist Demokrasi Partisi),
EHP (Emekçi Hareket Partisi), DSİP (Devrimci Sosyalist İşçi Partisi),
Sosyalist Parti, Yeşiller Partisi,
DİP Girişimi (Devrimci İşçi Partisi), Halkevleri,
ESP (Ezilenlerin Sosyalist Platformu), DHF(Demokratik Haklar Federasyonu),
SODAP (Sosyalist Dayanışma Platformu), SEH(Sosyalist Emek Hareketi),
TÖP(Toplumsal Özgürlük Platformu), Anti-Kapitalist,
Teori ve Politika, Kaldıraç,
HKM(Halk Kültür Merkezleri), Türkiye Gerçeği,
KÖZ, Proleteryanın Kurtuluşu,
78‘liler Girişimi hazırladığı metin kurumlar adına Sevim Belli tarfından okundu.
***
Ortak metin;BİZ VARIZ!
29 Mart 2009 yerel seçimlerine Türkiye kriz ortamında giriyor. Kapitalizmin merkezi ABD‘de başlayan kriz, dünya çapında yayılıyor. Krizin kaynağı halk kitlelerini yoksullaştıran, neo-liberal politikaları uygulayan aşırı kar hırsına dayanan kapitalizmdir.
Yıllardır IMF‘ye bağlı politikaları uygulayan Türkiye ekonomik krizden en çok etkilenecek ülkelerdendir. Krizin etkileri şimdiden işten atmalar, düşük ücretler ve artan zamlarla görülmektedir. Uluslar arası sermayenin politikalarını baştan beri köklü bir biçimde uygulayan AKP hükümeti bu krizin sorumluluğuna ortaktır. AKP hükümeti bu krizin yükünü emekçilere, geniş halk kesimlerine yıkmayı amaçlamaktadır.
Mevcut kriz ortamında egemen güçler ve sınıflar kendi çıkarları etrafında emekçileri saflaştırmaya ve yedeklemeye çalışıyor. Bu güçler arasında bugüne kadar uygulanan sömürü politikalarını sürdürme konusunda ciddi bir farklılık bulunmuyor. Kürt sorununu baskı ve şiddet politikaları çerçevesinde ‘çözme‘ konusunda da bir farklılık görünmüyor. Ve yine emperyalizmin politikalarına bağımlılık konusunda da bir farklılık görünmüyor. Fark sömürüden elde edilen servetin nasıl paylaşılacağında ve Türkiye‘nin bölgede emperyalizm politikalarına bağımlı olarak oynayacağı rolün kimin tarafından yürütüleceğinde ortaya çıkıyor.
Egemen güçler 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde bugüne kadar uyguladıkları krizi yaratan sömürü politikalarına, piyasacı politikalarına bir kez daha onay istiyor. Yine egemen güçler Kürt sorununda devlet olanaklarını da harekete geçirerek AKP eli ile DTP‘ye yönelik saldırı politikalarını artırarak DTP‘nin yönettiği yerel yönetimleri ele geçirmeyi hedefliyor.
Egemen güçlerin, AKP, CHP ve diğer düzen partilerinin karşısında eşitlikçi-özgürlükçü, halktan yana bir seçeneği ortaya çıkarmak bu yerel seçimlerin temel bir görevi olarak önümüzde duruyor.
İşte bunun için emperyalizme, kapitalizme ve bunların ürettiği gericiliğe karşı çıkan, askeri vesayeti milliyetçi-ırkçı, ayrımcı ve cinsiyetçi politikaları reddeden, ekolojik dengeyi savunan, Kürt sorununun demokratik çözümünü isteyen, Alevi yurttaşların inanç özgürlüğü ve eşitlik taleplerine sahip çıkan emekten, eşitlikten, özgürlükten yana güçler olarak 29 Mart 2009 yerel seçimleri için bir araya geliyoruz. Yerel yönetimlerin halk yararına tüm unsurlarını tasfiye eden, böylece halk yararına kurumlar olmaktan çıkartıp piyasa kurumları haline dönüştüren ve halkın temel kamusal haklarını gasp eden Neo-Liberal politikalara karşı halkın haklarını kazanma hedefiyle çabalarımızı ortaklaştırıyoruz.
Mümkün olan her il, ilçe, belde ve mahallede emekçilerin demokrasi anlayışına uygun olarak en geniş emek ve toplumsal muhalefet dinamiklerini kapsayan, oluşturduğumuz ve oluşturacağımız yerel platformlarda, halkın çıkarlarını temel alan programlar çerçevesinde ortak adaylarımızı halkın katılımını içeren demokratik yöntemlerle belirleyerek emekçilerin ve ezilenlerin alternatifini yaratmaya çalışacağız.
Düzen güçleri tarafından DTP‘ ye yönelen milliyetçi-ırkçı ve gerici saldırılara karşı duracağız.
Halkın karar süreçlerinde örgütlü bir biçimde yer alarak söz, yetki, karar sahibi olduğu demokratik ve katılımcı bir yerel yönetim anlayışını savunacağız.
Yerel yönetimlere emekçilerin ihtiyaçları doğrultusunda merkezi bütçeden kaynak aktarılmasını ve yerel hizmetleri piyasalaştıran, taşeronlaştıran, özelleştiren, parası olanın hizmet alacağı yerel yönetim anlayışına son verecek kamucu-sosyal bir yerel yönetim anlayışını savunacağız.