Küçük İskender’in son kitabı “Ölü Evinde Seks Partisi”, cesaretiniz varsa okuyabileceğiniz bir kitap. “Fazla yükleriniz”den kurtulmayı vaat ediyor
İçinde bulunduğumuz vahim duruma rağmen, hâlâ çılgınca eğlenebiliyoruz. İşte tam da bu duyarlılıkla karşılıyor bizi küçük iskender’in son şiir kitabı: “Ölü evinde seks partisi”
İskender’e yakışır bir yaklaşımla şok etkisi yaşıyorsunuz daha okumadan, sadece ismine bakarak... Şair kendi içinde astral bi seyahate çıkıyor ve “katledilmiş topraklarda çılgın bir eğlenceye göz yuman hayatın peşine düşüyor” arka kapaktaki tabirle. Açılışta bir not karşılıyor sizi: “yoktu kağıt alacak param yoktu/avcuma yazdım koyu koyu satırları/yoktu param yoktu tek bir zarf alacak/sıktım sıktım yumruğumu/kestim kestim koparttım bileğimden elimi/sana öyle içinde yolluyorum bu veda mektubunu.”
Eski kitaplarına nazaran durgunlaşmış görünüyor İskender şiirleri. Bu törpülenmeyi şairin orta yaşı aşmasına bağlayabiliriz sanırım. Ancak sıradanlaşmayla karıştırmamak lazım. Bu durgunlaşma, olsa olsa, dağın eteğinden tepesine akan bir ırmağın olduğu yerde bir an durup çevresini dinlemesi kadar sıradışı. Herkesin aktığı mecraya akmamakta direniyor onun kelimeleri.
Kitapla aynı ismi taşıyan şiirdeki kaotik çağrışımlardan sonra ölü evinin kapısı açılıyor okuyucuya. Yine tanrıya, meleklere, cinlere anarşist bir mistisizmle sataşmaktan geri kalmıyor. Erdemelankoli’de özellikle son kısım çok vurucu: “bırak bizi ayıran kahpe melekler ağlasın/kainat ağlasın tabiat ağlasın/vakti kalırsa tanrı utansın!”
Ötekileştirmeyi ötekileştirKenar mahalle barlarının, eroinmanların, transeksüellerin, altkültürlerin yani “onlar”ın sesi var yine dizeler boyu. Ve şairin daha önce karşımıza çıkan iki şiiri de soğuk duş etkisini katlıyor. İlki: Hrant. Birçok şairin birlerşip Hrant için yazdığı şiirdeki dizelerden: “yattım yere bakıyorum toprağın hisli eşitliğine/sular sınırları pasaportsuz geçer/asıl azınlık yeryüzünün kendisidir/tek millet gökyüzüdür yürekli düşünüldüğünde”. Sisteme dahil olanların kulaklarını patlatacak kadar insancıl ve yükses sesli kelimeler. Gizli bir çığlık duyulmasını istiyor sanki: “Başka Hrant’lar ölmesin”. Asıl azınlık yeryüzünün kendisidir, siz kendinizi ne sanıyorsunuz? Tek millet gökyüzüdür yürekli düşünüldüğünde, cesaretiniz var mı düşünmeye?
Kafa tutuyor İskender ölüme, ayrımcılığa, ötekileştirmeye. Eşgalini belli ediyor; yaşamdan, insandan tarafım diyor. Aslında biriz ama siz bunu bile göremeyecek kadar körsünüz demeye getiriyor. Tek millet, tek devlet, tek bayrak rüyasını darmadağın ediyor bir başka dünyadan el sallayarak. Tekerleğe çomak sokuyor yine büyük bir zevkle.
Daha önce yayımlanmış bir diğer şiir ise “Hayırsız Hayat”. Bildik bir hatayı suratımıza tokat gibi çarpıyor: “sizi sevenler hoyratça atlanmıştır.” Bitim ise felsefik öğelerle dolu: “hoşgörünün bağnazlığından kurtar özgürlüğünü/çünkü her devrim lüzumsuz ölümlerle sakatlanmıştır.”Popüler devrim edebiyatının ötesinde... Devam ettikçe başka felsefik söylemler çıkıyor karşınıza. Nietzsche’den Marx’tan bahsediyor; ölü ülkenin mirasçılarından, cumhuriyetin tek anarşist vekilinden söz açıyor. Yaşadığı şehre de vurmaktan geri kalmıyor İskender: “İslambul olurken yaşadığım şehir”...
“Yaralı Asya Âşıkları”nda “ömür özürse bağışla beni sevgilim seni çok sevdim” diyerek başlayan yazık sesleniş, “ömür özürse bağışla beni sevgilim/onlar mutlu olsun/dünya incinsin” diye son buluyor kulaklarımızda. Bazı meczup âşıkların ölmediğinin, sadece ruhlarının rahme geri döndüğünün sırrını veriyor aşkla ilgili dizelerde. Sonunda dayanamayıp “ben kötüye tarafım/ne fatihim olur ne fatiham” diye kimliğini açık etmekten geri kalmıyor, ”kötü” nedir sorusunu aklımıza takarak.
Cesaretiniz varsa okuyabileceğiniz bir kitap. Alın ve okuyun, karşılığında ezberlerinizden kurtulacaksınız. Bu kitap “fazla yükleriniz”den kurtulmayı vaat ediyor.
kimlikÖlü Evinde
Seks Partisi,
küçük İskender,
Sel Yayıncılık,
85 sayfa, 10 YTL RADİKAL GENÇ