|
| Nihat Behram Şiirleri | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
briseis Yazar
Mesaj Sayısı : 7 Yaş : 32 Puan : 0 Kayıt tarihi : 05/10/08
| Konu: Nihat Behram Şiirleri Perş. Kas. 13, 2008 5:59 pm | |
| ÖLÜLERİMİZ
Her sabah her sabah o kusursuz acının kollarında o kusursuz acının kollarında öpüştüğüm gökyüzü artık çırpınan yüreğimi yatıştırmıyor. Ve onun koparıp dizginlerini uçarcasına boylu boyunca sakınmasız çarpışı heyecanlandırıyor beni. Bir serçe kümesinin konması karşıki dala belki hiçbir şeydir, ama sevgilimin mektubunda bir kuş resmi beni coşkulandırabilir. Milyarla yıldız arasında tanırım onu çünkü seyredince güzelleşir sevginin ışıltısı; binlerce gözüm var binlerce şafak halindeyim anlamak istediğim şeyin karşısında çünkü anlamak zorundayım; her sevinç kolayca ele geçmez insan her acının sahibi değildir; gökyüzü ve nehirler olmasa toprak da anlaşılmaz ve hayatın kararı kesin: son ana kadar onuru koruyanlar yaşayacak söylenecek son söz kahramanca olmalıdır.
Vurgunum inceliğinim senin eyy yapraklarda bir kuş hafifliğinde sürüp giden titreyiş vurgunum bir nehri besleyen suların uyumuna, taşlara hırsla vuruşuna dalganın.
Ölüm seni yanıltmasın... Nasıl ki yığılır yüzüne gecenin karanlığı gözlerinle bir başına kalırsın ölüm öylesine gözuçlarında savun, kavuştur yüreğini minicik bir çiçeğin bile kökleri yaşamak hırsıyla uykusuzdur.
Ölülerimiz... İşte Stevan Flipoviç. Bir kahraman. Faşistler sarmış çevresini. Sehpada. Boynunda ip.
Ve o son nefesiyle dalayıp ciğerini bir bıçak gibi vuruyor kelimeleri dişleri arasından haykırıyor: "Kahrolsun faşizm; Yaşasın mücadelemiz..."
Steven Flipoviç onurun bekçisi direnmenin.
Ölüm seni yanıltmasın... Bir bir düşün yaşayanları alnını korkusuzca kaldır kimin yanındasın yerin neresi ve senin en çaresiz anında tek silahın nedir?
Ölüm seni yanıltmasın... Usanma hayata yaraşan sesi aramaktan her kuşun palazlandığı bir yuva vardır, her dal güneşin ve rüzgarın avuçlarında kendi hevesince boyanır; çünkü yaşaması gerekiyor bir şeylerin bir şeylerin bir şeylerin: senin olan
Bak: kollarını bağlıyorlar; son defa bakıyor dünyaya Nguyen Van Troi Birazdan göğsünü parçalayacaklar. Ama kan onu geriletmiyor. Başlıyor şarkısına: "Yaşasın Ho Chi Minh: Yaşasın Vietnam..."
Damarlarım damarlarına bağlı yaralarından çünkü öldürülmek istenen benim de sevincimdir Nguyen onun siperi... Bir buğday tanesi midir aynı titreyişle toprağa düşer düşmez kıpırdayan o şarkı... bir buğday tanesi mi?
Ölülerimiz... Sesleri dünyamız kadar bilge. Birazdan kalkacaklarmış gibi uzanıp bir sipere koyulaşan... Ölülerimiz... Bakışları uçmaya hazırlanan bir kartal kadar çevik, vurgunum gizleyemem.
Sen bağrımı amansızca zorlayan siyahlık unutma öldürmekten daha kuvvetlidir ölebilmek.
Nihat Behram | |
| | | ilker Yazar
Mesaj Sayısı : 20 Yaş : 34 Nerden : dünya... Puan : 0 Kayıt tarihi : 19/11/08
| Konu: Geri: Nihat Behram Şiirleri Perş. Kas. 20, 2008 1:29 am | |
| Ayaklanma Çağrısı(bayılıyorum bu şiire)
Sihriydi tutkuların. Şiir bitti! Solunarak süzülen tılsımı kalmadı gönlün..
Şiir bitti! Kurudu esin çağlayanı umudun Dindi suların tendeki çılgın uğultusu Öpüşlerden düşlerin filizleri yolundu Kimse ağlamıyor özlerken..
Şiir bitti! Uçukladı dudakları sevginin Bakışlar yapayalnız, yalnızlık çırılçıplak Gülüşler kuşsuz, kıvılcımsız Can bitkin, dil tutsak..
Şiir bitti! Bulandı yüreğin özgür sesi Teslimiyet başıboş Yiğitlik evcil Onur sessizce köreldi gözevlerinde Dişlerin arasında bilendi küfür: paslı, keskin Oyuncu arsız, seyirci bezgin Ne dövüş soylu ne seviş Çığlığı duyulmuyor sevincin..
Şiir bitti! Söndü içtenliğin güven ateşi Sevgilin zehrin kılabilir gizemli anıları Dostun katilin olabilir Nefret hırçın, şefkat uyuşuk, merak sinsi Acının sırdaşı ayrılıklar uluorta kudurgan..
Şiir bitti! Tozlandı hançeresi sezginin Susan da ikiyüzlü konuşan da ihanetin sinmediği giz unutuldu Yalan doruklarda çığırtkan
Şiir bitti! Bozuldu ışıktan büyüsü duyguların Korkunun da ucuzları türedi coşkunun da Erdem sığlaşıp özüne yabancılaştı Dal kuru, dalga uysal Herkes her şeyin sahtesine alışkın...
Şiir bitti! Soldu içli sesin beslediği tomurcuk Alaycı çalgıcılar dökülüyor şarkılardan Hüzün sürgün, aşk yılışık..
Şiir bitti! Dindi rüzgârı tükenmez gücün Ağıtlar yetim, türküler öksüz Zalim yaradana pervasız, mazlum ölümüne çaresiz..
Şiir bitti! Soğudu tezcanlı yüreğin yanardağı Ne dövüşün külhanı kaldı ne sevişmenin Suskunluk kanıksandı, kabalık azgın Ne dadal'a sadık halk ne karacoglan'a Sokakta sabrın tiryakisi ruhsuz bir kalabalık..
Tek umut ki - yaşam bitti demeye varmıyor dilim - O da çocukların sesleri..
isyan edin, isyan edin, isyan edin! | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Nihat Behram Şiirleri Ptsi Ara. 22, 2008 6:04 pm | |
| YAŞADIKÇA
Ah benim aşkla beslediğim sevgilim kalbimi zorlayan heyecanla sana savaşın gitgide yaklaşan uğultusuyum
Günler sazlarla çevrili göl kıyısında suyun inanılmaz berraklığıyla çalkalanıp geçti serçeler karla yıkadı tüylerini taşların oyuklarına doluşan kertenkeleler düşlerimde zamanla silikleşti Bazan düşünmek acı veriyor bana içimde yırtılarak uzaklaşan çayırları
Ah, benim aşkla beslediğim sevgilim bütün güzel şarkıları sanki ben bestelemişim üstelik merakla bakıyorum tanıdık her yüze
Çayırları düşün anamdan emdiğim sütün tadı yırtarak uzaklaşan çayırları
Artık tek afiş kan kokusu şehrin sokaklarında gerisi düşmanın kurduğu pusu kan kokusu diyorsam ah, benim aşkla beslediğim sevgilim kalbimi zorlayan heyecanla sana savaşın gitgide yaklaşan uğultusuyum
SUDA YİTEN AYIŞIĞI
Kırk sevginin baygınıyım - belki de yüzkırk - yine de yalnızlık yalazlanır kırık kalbimde
Otların tutuklusu haylazı ağzım şimdi tutlusu kara suların.
Her şeye yeniden başlayabilseydim eğer aşkımı acıyla anmazdım artık.
Ben ki delisiyim suların, oysa bu sular çöl rüzgarı kadar bulanık.
Akar gibi geçiyorum dünyadan, ısınıp bakınmadan, sarhoş sıkılgan sırılsıklam...
Kırk diyarda kırkbin öpüşün bitkiniyim dudağında kırkbin kekik tadı kamaşır yine de kalbim ısırgan mı ısırgan.
Eşini çağlayana kaptırmış balığıyım bu nehrin; aydır, geceden beri dişlenmiş kelebeğin her sabah ağzımda ölümüyle buluşan.
HESAPSIZ DUYGULAR
Bil ki üzgün bırakıp ayrılırken caddeler kaldırım taşlarıyla örtülmüş uçurumlardır.
Bilinçsizce mırıldanışta ansızın hatırlanan bir şarkı gibidir dönüşündeki haz
Uzun uzun ağlamak için güdülen hasret bazen nelere değmez subaşından ürkütülmüş ceylanın sekerek kaçarken ırmağa saldığı kader sanki süzülüp kalbine gelir
Yanıp sönen solgun ve kararsız ışıkları sehrin topraklarda ışıldasa da yıldızlar kadar gözlerimde yoğunlaşan anlamsız bakış takılıp gölgesine derinliklerin uzaklaşır.
Oysa tayların körpecik kuyruğuna parlak yelesine bağlanan kurdela huylarını gizlice dizginlemek içindir
Ve bilmediğim acılar yemişine kuşların konmadığı ağaçlar sarmaşıklar altında
Seni birazdan ay batarken anacağım fakat unutma ki yaşamak sonsuz bir tadla onarıyor hırçın bir çocuğun ısırdığı elmayı
~~NİHAT BEHRAM
|
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Nihat Behram Şiirleri Ptsi Ara. 22, 2008 6:05 pm | |
| ELLERİN AVUCUMDA İKİ ATEŞ DAMLASI
Çiçeğinde yeni yeni kamaşan zerdalisi ömrümün, gülüşümde çekirdeği sertleşmemiş ilk çağlam, kızım benim, nazım benim, gurbetelde sazım benim, yalazlanmış can tanem, körpe dalım bir tanem.. Sisini gözlerimin, içimdeki dumanı seziverdin de sanki acılandın uykunda, sızlandın huysuzlandın.. Dudakların kurumuş, ter içindesin yavrum! Kolsuz kanatsız kalmış geceden beri başucundayım.. Çırpınarak anlamını arayan binlerce sözcük kabukları koparılmış yaralar gibi uğulduyor beynimde.. itiraf etmeliyim ki yavrum çekip gitse de bir bir ekmeğe, özgürlüğe, insanlık ve hayata dair içimi dişleyen düşünceler, senin bir gülücüğün şimdi yaşamam için bana yeter. Geceden beri başucundayım.. İşte, sabaha dayandı gün! Aşsız, işsiz, kuruşsuz bir ıssız bayırdayım. Bebeğim, canımın kıvırcığı, boranda fırtınada sürgün vermiş tomurcuk, üzüm tanem, nar tanem, acar yanım, bir tanem.. Kim kime, dum duma bir tufandayız; günlerin ağzında kara bir gül dikenleri tenimize dayanmış; ürkütülmüş, sarılmış, acıyla sınanmışız.. İnim inim uykunda nasıl da yalnız yanıyor yüzün yavrum, yüreciğin kaşlarında tütüyor, ellerin avcumda iki ateş damlası, tutuşmuş rüyaların, sesin duyulmaz, kendi kollarımızdan başka saranımız yok bizim.. Yazım benim, güzüm benim, yemin olmuş sözüm benim; sana kuş bulmalıyım sana düş bulmalıyım gidip iş bulmalıyım.. Koynunda çırpınırken böyle çaresiz kahrınla tanıştırdın bizi ey hayat zehrinle tanıştırdın; alışılmaz bildiğimiz nefrete alıştırdın! Onurumuz: senin için sakladığım tek servetim bu yavrum; süt olmaz, aş olmaz, iş olmaz onurumuz.. sızım benim, gizim benim, gurbetelde izim benim; ateş almış taş altında kalmışız, gün olur hesabını sorarız elbet.....
Nihat Behram
|
| | | | Nihat Behram Şiirleri | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |