Paşalar konuştukça, yoksul çocukları ölüyor...
"Evet ölmeyi, öldürmeyi, ölümler karşısında sesiz kalmayı reddediyoruz. Ölümün bu kadar sıradanlaştığı, insan ölümlerinin basit matematik hesabına döküldüğü, insani duygularını aldırmışların bu ülkeyi yönettiği, yağmur yerine kan yağdığı bir coğrafyaya barışı ancak halklar getirebilir. Herkesi barış için bir şey yapmaya, gençlerin ölümüne karşı durmaya çağırıyoruz"
Barış İçin Vicdani Ret Platformu artan çatışmalara, ırkçılığa ve militarizme karşı Taksim'de eylem yaptı. Meydanlardan, siperlerden, parlamento kürsülerinden savaş çığırtkanlığı yapıldığını belirten gençler, "Barış için bir şey yapın, gençlerin ölümüne karşı durun" çağrısı yaptı.
Kirli savaşta ölenler
Taksim tramvay durağında bir araya gelen vicdani retçiler, "Paşalar konuşuyor, bizler ölüyoruz" yazılı pankart açtı. Yüzlerine maske takan gençler, kirli savaşın kurbanı olan insanların yaşamlarını nasıl yitirdiklerini anlatan tiyatral bir gösteri yaptı.
Her bir genç yüzlerine maske taktı, havan topuyla öldürülen Ceylan Önkol, polisin Muğla'da öldürdüğü Şerzan Kurt, askerde şüpheli şekilde yaşamını yitiren Serhat Yıldız, Oğuzhan Akyürek, Halkalı'daki saldırıda ölen Buse Sarıyağ, yargısız infazla öldürülen Ümit Lort ve Hatay'da askerler tarafından vurularak öldürülen köylülerin dilinden nasıl öldürüldüklerini anlattı, ardından yere yattı.
Bir başka genç ise Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un maskesini taktı ve Başbuğ'un ağzından gençleri savaşa ve ölmeye çağırdı.
Daha sonra basına açıklama yapan Süleyman Tatar, çatışmalara dair herkesin birşeyler söylediğini belirtti, "Kimi seçim rantına dönüştürmek üzere meydanlardan, kimileri kafalarını uzatmaya korktukları şov için gittikleri siperlerden konuşuyor, kimi ise meclis kürsülerinden dağa çıkma çağrıları yapıyor" dedi.
Paşalar böyle konuşuyor
Genelkurmay Başkanı Başbuğ'un BDP'li milletvekillerine dağa çıkma çağrısı yaptığını hatırlatan Tatar, "30 bin Kürt gencinin katledildiğini göğsünü gere gere savaş baronlarına yakışır bir soğukkanlılıkla dile getiriyor. Paşalar böyle konuşuyor" dedi.
Siyasetçiler böyle konuşuyor
Başbakan'ın, "AKP dışında kimsenin varlığından haberdar olmayan, hiçbir somut adımının görülmediği açılımın arkasından kefen siyasetine soyunduğunu" söyleyen Tatar, Başbakan'ın "silahlar susamaz" dediğini hatırlattı. Tatar, Rize Belediye Başkanı'nın da "dahiyane" açıklamalar yaptığını dile getirdi, "Bu devletin siyasetçileri böyle konuşuyor" dedi.
"Siperlerin arkasında, yüzlerce zorla asker kıyafeti giydirilmiş yoksul gencin koruması ardında konuşmak kolay" diyen Süleyman Tatar, "Siperde ölen Kılıçdaroğlu, Tayyip Erdoğan değil" dedi. TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner'in, "Çocuklarım askerlik yaşına geldi. Güneydoğu'ya göndermek istemiyorum" dediğini anımsatan Tatar, "Zira bugüne kadar bir patron çocuğu kirli savaşta ölmüş değil. Ama bu patronun sözleri savaşın geldiği noktayı gösteriyor. Boyner'in korkmasını gerektiren bir durum yok" diye konuştu.
Altaylı itiraf etmeye korkuyor
Süleyman Tatar, Fatih Altaylı'nın, askerde ölen yoksul çocukları için "Ne yazık ki olasılık" dediğini belirtti, şöyle konuştu: "Zengin aile az olduğundan hep yoksul çocukları ölüyor diyor. İtiraf etmeye korktuğu şeyleri olasılık deyip geçiyor. Nasılsa ölen o değil."
Tatar, konuşmaların yapıldığı sıralarda, onlarca yoksul gencin tabutlar içinde evlerine yollandığını belirtti, plazalardan, karargahlardan, deri koltuklardan, medyadan "savaş, kan, OHAL" seslerinin yükseldiğini söyledi.
Barış için ölümlere karşı durun
Tatar, "Evet ölmeyi, öldürmeyi, ölümler karşısında sesiz kalmayı reddediyoruz. Ölümün bu kadar sıradanlaştığı, insan ölümlerinin basit matematik hesabına döküldüğü, insani duygularını aldırmışların bu ülkeyi yönettiği, yağmur yerine kan yağdığı bir coğrafyaya barışı ancak halklar getirebilir. Herkesi barış için bir şey yapmaya, gençlerin ölümüne karşı durmaya çağırıyoruz" dedi. (ETHA)