PRAKSİS GENÇLİĞİ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
PRAKSİSAnasayfaPRAKSİS TVLatest imagesGaleriAramaKayıt OlGiriş yap
En son konular
» MISIR'DA NELER OLDU?
YAŞAR KEMAL Icon_minitimePaz Şub. 27, 2011 10:41 pm tarafından olric

» 2010 YILININ EN İYİ 10 FİLMİ!!!
YAŞAR KEMAL Icon_minitimePerş. Ara. 30, 2010 10:42 am tarafından olric

» ALSANJACK - Çisem ERKAYA
YAŞAR KEMAL Icon_minitimePtsi Ara. 27, 2010 2:18 pm tarafından olric

» Iraklıları insan olarak görmüyordum
YAŞAR KEMAL Icon_minitimeSalı Ara. 21, 2010 11:31 am tarafından olric

» RANDEVU İSTANBUL FİLM FESTİVALİ..
YAŞAR KEMAL Icon_minitimePtsi Ara. 20, 2010 11:03 am tarafından olric

» İnsan Hakları Belgesellerinde Rachel...
YAŞAR KEMAL Icon_minitimeÇarş. Ara. 15, 2010 11:23 am tarafından olric

» ALAVARA
YAŞAR KEMAL Icon_minitimePtsi Ara. 13, 2010 10:48 am tarafından yoldaş

» NEFRET SUÇLARINA KARŞI BULUŞUYORUZ...
YAŞAR KEMAL Icon_minitimePtsi Ara. 13, 2010 10:30 am tarafından yoldaş

» rockmanifesto - küçük iskender
YAŞAR KEMAL Icon_minitimeÇarş. Ara. 01, 2010 11:53 pm tarafından yoldaş

Similar topics
    PRAKSİS HABER LİSTESİ
    Click to join gencpraksisdergisi

    Genç Praksis Dergisi haber listesine gitmek için tıklayın!

    EMEK HABERLERİ

     

     YAŞAR KEMAL

    Aşağa gitmek 
    2 posters
    YazarMesaj
    tutku
    Forum Yazarı



    Mesaj Sayısı : 25
    Yaş : 31
    Puan : 60
    Kayıt tarihi : 19/11/09

    YAŞAR KEMAL Empty
    MesajKonu: YAŞAR KEMAL   YAŞAR KEMAL Icon_minitimePerş. Şub. 25, 2010 5:57 pm

    Bizi ve insanımızı en iyi anlatan büyük usta Yaşar Kemal i daha yakından tanımak ümidiyle..

    Yaşar Kemal’in
    Anadolu insanının sözlü anlatım geleneğinin ürünleri olan
    destanlardan, ağıtlardan, halk öykülerinden, masallardan, türkülerden ve çağdaş
    roman tekniklerinden yararlanarak vardığı üslup onu her bakımdan özgün bir
    çağdaş sanatçı kimliğine ulaştırmıştır.

    Kurduğu mit dünyası,
    benzetmeler, betimlemeler, doğanın tüm yönleriyle anlatımı, kullandığı dil,
    yerel sözcükler ve deyimler, atasözleri, sövgüler onun anlatımını canlı ve
    etkileyici kılan özellikler olarak görünmektedir. Yarattığı dünyanın dış
    görünümünü etkileyici bir biçimde çizer.

    Yazarın İnce Memed adlı romanı yaklaşık 40 dile
    çevrilerek yayımlanmıştır. Diğer romanları da çok sayıda yabancı dile
    çevrilmiş; kitaplarının yurtdışındaki baskısı 140’tan fazladır. Bu bağlamda uluslararası
    bir üne sahip olan Yaşar Kemal ilgili kurum ve kişilerce Nobel Edebiyat
    Ödülü’ne de aday gösterilmiştir.

    Asıl adı Kemal Sadık GÖKÇELİ. Nigâr Hanım ile çiftçi
    Sadık Efendi’nin oğlu. Aslen Van-Erciş yolu üzerinde ve Van Gölü’ne yakın
    Muradiye ilçesine bağlı Ernis (bugün Günseli) köyünden olan ailesi Birinci
    Dünya Savaşı’ndaki işgal yüzünden uzun bir göç süreci sonunda Adana’nın
    Osmaniye ilçesine bağlı Hemite (bugün Gökçedam) köyüne yerleşmişti.

    İMKANSIZLAR NEDENİYLE
    YARIM KALAN EĞİTİM

    Küçük yaşta bir kaza nedeniyle bir gözünü kaybeden
    Yaşar Kemal 5 yaşındayken babasının Hemite Camiinde namaz kılarken
    öldürülmesine tanık oldu. Burhanlı köyü ilkokulunda başladığı ilköğrenimini
    Kadirli Cumhuriyet İlkokulu’nda tamamladı. Adana’da ortaokula devam ederken bir
    yandan da çırçır fabrikasında işçilik yaptı. Ortaokulu son sınıfta terk
    ettikten sonra çeşitli işlerde çalıştı.

    Kuzucuoğlu Pamuk Üretme Çiftliği’nde ırgat kâtipliği
    (1941), Adana Halkevi Ramazanoğlu kitaplığında memurluk (1942), pamuk tarlalarında,
    batozlarda ırgatlık, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük
    yaptı.

    17 yaşındayken siyasi nedenlerle ilk tutukluluk
    deneyimini yaşadı. Askerlikten sonra 1946’da gittiği İstanbul’da Fransızlara
    ait Havagazı Şirketi’nde gaz kontrol memuru olarak çalıştı. 1948’de Kadirli’ye
    döndü, bir süre yine çeltik tarlalarında kontrolörlük yaptıktan sonra
    arzuhalcilik yapmaya başladı. 1950’de Türk Ceza Kanunu’nun 142. maddesine
    aykırı eylemde bulunmak savıyla tutuklandı ve bir süre Kozan Cezaevi’nde yattı.
    1951’de salıverilince İstanbul’a gitti.

    CUMHURİYET GAZETESİ VE
    YAZARLIK

    Kısa bir işsizlik döneminin ardından Cumhuriyet
    gazetesinde röportaj yazarlığı ile başladığı gazeteciliği fıkra yazarlığı ve
    kurduğu yurt haberleri serisinin yönetimi ile sürdürdü (1951-63). 1962’de
    girdiği Türkiye İşçi Partisi’nde Genel Yönetim Kurulu üyeliği, Propaganda
    Komitesi başkanlığı ve Merkez Yürütme Kurulu üyeliği yaptı.

    1963’te ayrıldığı gazetecilikten sonra kendini
    bütünüyle roman yazma uğraşına verdi. 1967’de haftalık dergi Ant’ın kurucuları
    arasında yer aldı. Sorumlusu olduğu bu derginin yayınları arasında çıkan
    Marksizmin Temel Kitabı adlı yapıttan dolayı 18 ay hüküm giydi. Bu karar
    Yargıtay tarafından bozuldu. Ant dergisindeki yazılarından dolayı çeşitli
    kovuşturmalara uğradı.

    1973’te Türkiye Yazarlar Sendikası’nın kuruluşuna
    katıldı ve 1974-75 yıllarında ilk genel başkanlığını üstlendi. 1995’te Der
    Spiegel’de çıkan bir yazısı dolayısıyla İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde
    yargılandı, 20 ay hapis cezasına çarptırıldı ve cezası ertelendi. PEN Yazarlar
    Derneği üyesi. Halen İstanbul’da yaşamakta ve yazarlık ile yaşamını sürdürmekte
    olan Yaşar Kemal bir çocuk babasıdır.

    ***

    KÜÇÜK YAŞTA BAŞLAYAN
    EDEBİYAT MERAKI

    Yaşar Kemal küçük yaşlarda halk edebiyatına ilgi duydu;
    saz çalmaya, türkü söylemeye ve destanlar anlatmaya başladı. Yöredeki halk
    ozanlarıyla karşılıklı atışmalar yaptı. İlkokulda okurken şiir yazmaya başladı.
    Köy köy dolaşarak folklor ürünleri derledi. Bu yıllarda şiirlerini Kemal Sadık
    Göğceli adı ile Türksözü (1939), Yeni Adana (1939) ve Vakit (1940)
    gazetelerinde ve Varlık, Kovan, Ülkü, Millet, Beşpınar dergilerinde yayımladı.

    1940’lı yıllarda Adana’da çıkan Çığ dergisi
    çevresindeki yazar ve aydınlarla ilişki kurdu ve şiirleri o dergide de
    yayımlanmaya başladı. Abidin Dino ve ağabeyi Arif Dino ile kurduğu yakınlık
    onun düşünce ve edebiyat dünyasının gelişimini etkiledi.

    Ramazanoğlu Kütüphanesi’nde çalıştığı dönemde Orhan
    Kemal’le tanıştı. İlk öyküleri “Bebek”, “Dükkâncı”, “Memet ile Memet”
    1950’lerde yayımlandı. İlk öyküsü “Pis Hikâye”yi ise 1944’te Kayseri’de
    askerliğini yaparken yazdı.

    Gözleme dayanan bu ilk öykülerinde konularını Çukurova
    ve Çukurova insanından aldı; bu yöre insanlarının ekonomik sıkıntılar ve güç
    doğa koşullarındaki savaşımını insan-doğa-çevre ilişkisi içerisinde ele aldı;
    giderek uzun öykülere yöneldi.

    YAŞAR KEMAL İMZASI
    CUMHURİYET GAZETESİ SONRASI

    Cumhuriyet gazetesine girdikten sonra Yaşar Kemal
    imzası ile yazmaya başladı. Bu dönemde Anadolu insanının iktisadi ve toplumsal
    sorunlarını dile getirdiği dizi röportajları ile tanınmaya başladı: “Yanan
    Ormanlarda Elli Gün” (1955), “Çukurova Yana Yana” (1955). “Dünyanın En Büyük
    Çiftliğinde Yedi Gün” (1955), “Peri Bacaları” (1957). 1952’de yayımlanan ilk
    öykü kitabı Sarı Sıcak’ta da yer alan “Bebek” öyküsünün Cumhuriyet gazetesinde
    de yayınlanması ve 1953-54’te Cumhuriyet’te tefrika edilen ilk romanı İnce
    Memed ile büyük ilgi uyandırdı.

    Roman, ağalara karşı Çukurova’nın yoksul halkına arka
    çıkan İnce Memed’in halkı için savaşımını konu alır. Roman kahramanının
    Toroslar’da beş köyün bütün topraklarına sahip bir ağaya karşı direnişi ve
    çekişmeleri uzun bir serüveni kapsar. Sonunda İnce Memed toprakları gerçek
    sahipleri olan köylülere dağıtır, ağayı öldürür, dağa çekilip kayıplara karışır
    ve bir efsane kişisi haline gelir.

    İNCE MEMED “MECBUR
    ADAM” ÖYKÜSÜDÜR

    Yazarın kendi deyimiyle “mecbur adamın” öyküsüdür İnce
    Memed. Yayımlandığı dönemde büyük yankı yaratmış olan İnce Memed’de yazarın
    geleneksel masal, efsane tema ve motiflerinden yararlanarak çağdaş düzeyde
    romantik bir öykü kurduğu gözlenir.

    Teneke (1967), Çukurova yöresindeki çeltik ağalarına
    karşı mücadele eden ve köylünün yanında yer alan genç ve idealist bir
    kaymakamın trajik öyküsünü işler, “aydının mücadele gücü”nü dile getirir. Daha
    sonra bu romanı iki perdelik oyun biçiminde sahneye uyarlamıştır.

    Psikoloji ve simgesel öğelerin yer yer ağır bastığı
    “Dağın Öteki Yüzü” üçlemesinin ilk kitabı olan Orta Direk’te (1960) yazar,
    “Torosların arka yanındaki” bir köyün insanlarının, pamuk tarlalarında ırgatlık
    yapmak için, Çukurova’ya doğru yola koyuluşlarını, tabiatla dövüşe dövüşe
    Çukurova’ya varışlarını anlatır.

    YER DEMİR GÖK BAKIR
    Roman destansı bir hava içinde ve bu havaya uygun bir
    Türkçe ile kaleme alınmıştır. Bu “üçleme” yazarın, Orta Direk’in önsözünde de
    belirttiği gibi, kendi yaşantısı ve tanıklığıdır. Dizinin ikinci kitabı Yer
    Demir Gök Bakır (1963) bir köy topluluğunun mit yaratması öyküsüdür. Yer Demir
    Gök Bakır’da, güçlükler içinde bunalan, yaşama şartlarını değiştirmek için bir
    umutları, bir düşünceleri olmayan köylülerin, insanoğlunun çaresiz kaldıkça
    başvurduğu çözüme başvurarak, bir mit yaratmalarını ve bu mite sığınışlarını
    anlatır.

    Üçlemenin son kitabı Ölmez Otu’nda ise bir yandan
    değişen koşullar içinde bu mitin yıkılışı anlatılırken, diğer yandan da bir
    kişinin bir cinayet mitini yaratışı anlatılır. Üçlemenin ilk iki kitabında
    korkunç sefalet koşullarında duygulanımlara kapılmadan, büyük bir
    serinkanlılıkla ve bir romancı gözü ile köyün ekonomik ve toplumsal gerçekliği,
    köylülerin yaşama ve çalışma koşullarını veren Yaşar Kemal Ölmez Otu’nda nesnel
    koşulları geri plana alarak doğrudan doğruya insana eğilir.

    TOPRAK AĞALARININ
    SANAYİCİ OLMALARI SÜRECİ

    “Irmak Roman” niteliğindeki “Akçasazın Ağaları” adlı
    dizinin ilk iki kitabı Demirciler Çarşısı Cinayeti (1973) ve Yusufcuk Yusuf’ta
    (1975) ülkenin tarihsel gelişimi sürecinde Çukurova’daki toplumsal yapının
    değişimi anlatılır: Derebeyi artığı ağa tipinin çöküşünü, yok oluşunu ve bu yok
    oluşa koşut giden gelişmeyi; bir başka yönüyle Demokrat Parti’nin kredi
    yardımları ile tarımdan para kazanan ağaların sanayiye yatırım yapmalarını
    anlatarak eski toprak ağalarının yavaş yavaş sanayici olmaları sürecini
    betimler.

    Hüyükteki Nar Ağacı’nda, Çukurova’da tarımdaki
    makineleşme sonucunda ortaya çıkan işsizlik sorunu ele alınır. Çukurova’ya
    çalışmaya inen kırsal kesim insanının bu yeni gelişme karşısındaki dramını ve
    çaresizliğini işler.

    “Kimsecik” üçlemesinin ilk kitabı Yağmurcuk Kuşu yarı
    özyaşam öyküsü niteliği taşımaktadır. Van Gölü kıyısındaki bir köyden yine
    Çukurova’ya göçen bir ailenin karşılaştıkları sorunlar çevresinde göç serüveni
    yansıtılır. Bu üçlemenin ortak noktasını köy insanlarının, özellikle de bir köy
    çocuğunun duyguları, düşünceleri, özleyişleri oluşturmaktadır. “Korku” teması
    bu “üçleme”nin odağında yer almaktadır.

    ANADOLU EFSANELERİ VE
    MASALLARDAN ALINTILAR

    Yaşar Kemal pek çok yapıtında Anadolu’nun efsane ve
    masallarından yararlanmıştır. Halk öykücülüğünden yola çıkarak, sözlü gelenekte
    yaşayan Köroğlu, Karacaoğlan, Alageyik öykülerini Üç Anadolu Efsanesi (1967)
    adıyla yeniden kaleme almıştır.

    Ağrıdağı Efsanesi’nde (1970) bir aşk olayından yola
    çıkarak ve bu simgesel tema içerisinde baskı karşısında halkın dayanışma
    gücünü; Binboğalar Efsanesi’nde (1971) ise Toros eteklerindeki Türkmen
    göçebelerin yerleşik düzene geçmeleriyle ortaya çıkan güçlükleri, düş
    kırıklıklarını ve geçmiş yaşamlarına duydukları özlemi anlatır. Osmanlının son
    dönemlerinde haksızlıklara karşı dağa çıkmış bir eşkıyanın yaşamını Çakırcalı
    Efe’de (1972) ele alır.

    ÇUKUROVA DIŞI HİKAYELER
    YETMİŞLERİN SONUNDA

    Yaşar Kemal 70’li yılların ortalarından itibaren
    yazarlığında yeni bir yönelimin ürünleri olarak nitelenebilecek ürünler vermeye
    başlar. Al Gözüm Seyreyle Salih (1976), Kuşlar da Gitti (1978) ve Deniz Küstü
    (1978) romanlarında yazar ilk kez Çukurova dışına çıkarak kenti ve deniz
    insanını konu edinir. Deniz Küstü’de büyük kentin karmaşasını, yozluğunu işler.
    Deniz insanının kentteki yaşam serüveninden yola çıkarak kente
    yabancılaşmasını, deniz doğasının yok oluşunu yansıtır. Aynı olguyu Kuşlar da
    Gitti’de çocukların dünyasından ele alır. Bir deniz kasabasındaki insanların
    sorunlarını, uğraşılarını, birbirleriyle ilişkilerini Al Gözüm Seyreyle
    Salih’te dile getirir.

    “Bir Ada Hikâyesi” üçlemesinin ilk kitabı olarak kaleme
    aldığı Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana’da Ege’de mübadele hükümleri gereğince
    Yunanistan’a göç ettirilen Rumların boşalttığı bir ada ekseninde Balkan
    Savaşı’ndan Sarıkamış’a, değin yakın tarihte yaşanan acıları dile getirir.

    Roman ve öykülerinden yapılan uyarlamalarla çağdaş Türk
    tiyatrosuna da katkıları olmuştur; Yer Demir Gök Bakır, “Uzundere” adıyla
    1965’te, Teneke yazarın oyunlaştırması ile Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu
    tarafından 1965’te ve Ağrı Dağı Efsanesi 1974’te çeşitli tiyatrolar tarafından
    sahnelendi. Birçok yapıtı da sinemaya uyarlandı. Bunlardan “Beyaz Mendil”i
    1955’te Lütfü Akad; “Namus Düşmanı”nı 1957’de Ziya Metin; “Alageyik”i 1959’da,
    “Karacaoğlan’ın Sevdası”nı 1959’da ve “Ölüm Tarlası”nı 1966’da Atıf Yılmaz;
    “Ağrı Dağı Efsanesi”ni 1974’te Memduh Ün; “Yılanı Öldürseler”i 1981’de Türkân
    Şoray, “İnce Memed”i 1984’te Peter Ustinov ve “Yer Demir Gök Bakır”ı 1987’de
    Zülfü Livaneli yönetti.

    kaynak : www.yasarkemal.net
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    yoldaş
    Praksist - Yazar
    yoldaş


    Mesaj Sayısı : 122
    Yaş : 39
    Puan : 147
    Kayıt tarihi : 16/11/08

    YAŞAR KEMAL Empty
    MesajKonu: Geri: YAŞAR KEMAL   YAŞAR KEMAL Icon_minitimeÇarş. Mart 03, 2010 2:01 am

    "alageyik" ve "fırat suyu kan akıyor baksana" kitaplarını okumak kısmet oldu şimdiye kadar..muhteşem bi kalem..vakit geçirmeden ustanın külliyatına dalmalı..
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
     
    YAŞAR KEMAL
    Sayfa başına dön 
    1 sayfadaki 1 sayfası
     Similar topics
    -
    » ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN...

    Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
    PRAKSİS GENÇLİĞİ :: PRAKSİS Kültür Sanat :: PRAKSİS Kitap-
    Buraya geçin: