ANLAŞMAMALIYIZ, PRENSİPLERİMİZ OLMALI!Muhabirlerimiz Aydın Yıldırım ve Pınar Yeşilova İngiltere'de
gelişen 1968 gençlik hareketinin üyelerinden Chris Harman'la o günlere dair kısa bir söyleşi gerçekleştirdi.
Genç Praksis: 68 hareketi tarihsel açıdan neyi ifade ediyor?
Chris Harman: Şu an ki dünyaya bakarsak, dünyada
yoksulluk var, savaş var, ırkçılık var. İnsanlar dünyaya baktığında artık bu
dünyada mücadele kalmadı, bu dünyada artık sömürü de yok diye düşünüyorlar. Dolayısıyla daha önceki zamana çok dikkatli bakmalıyız, o zamanlar nasıl oluştu daha iyi incelemeliyiz. Ben hatırlıyorum 65 ve 68 arasında bizim de böyle bir grubumuz vardı, size benziyordu. Küçücük bir gruptuk, bulunduğumuz okulda ve bazen öğrencileri hiç ikna edemeyeceğiz diye düşünüyorduk. Mesela ben konuşurken sağcılar çıkardı, benim konuşmamı engellemeye çalışırlardı, bağırırlardı, çağırırlardı. Ve 67'ye gelindiğinde biz bir grup öğrenciyi bizim söylediklerimiz etrafında mücadeleye yönlendirmiş olduk. O 67'de olan küçük olay bile bizim daha sonra ilerlememizde büyük bir önem arz etti ve 68'e geldik. Karşımızda birden büyük bir grup vardı, seyirci vardı ve bizi dinliyorlardı. Bu önemliydi, çünkü o zamanlar İngiltere'de çok büyük bir ırkçılık görülmekteydi.
Bizim gibi ırkçılığa karşı olan insanlar arasında öğrencilerin
toparlanmaya başlaması ve bu durumun dolayısıyla sadece öğrenciler arasında kalmamasını istedik ve hareketin fabrikalara da sıçramasını sağladık.
Böylece 68'e gelindiğinde büyük kitleler dinlemeye başlamıştı bizi ve bu hareketin temel niteliği ırkçılığa karşı olmamızdı. O zaman Vietnam’a açılan savaşı destekleyen öğrenciler vardı ve biz bunlarla tartışmak ve mücadele etmek zorundaydık. Ve Amerikan konsolosluğunda bir miting düzenlendi, bu miting mücadelenin içerisindeki tüm insanların genel olarak tepkisi değişmeye
başladı. Bizim için çok önemliydi bunlar, çünkü 69 ile 75 arasında bütün dünya bu seferki gibi sarsılamayacak, sorgulanamayacaktı. Perspektifler sorgulanmaya ve sarsılmaya başlamıştı. Dolayısıyla bunu hatırlarsanız, bu hatırlanırsa yani eskiler hatırlanırsa bu yeni düzende, şu andaki durumda da böyle şeylerin birdenbire değişip gelişebileceğini görmüş oluruz. Tarihe bakmalıyız bu anlamda. Sizin anneniz, anneanneniz yani o kuşak şu anda ümitlerini yitirmiş olabilirler. Onlarda da tekrardan bunun yeşermesi için tarihe bakmak önemli. Mesela biliyorum 68'de düzenin değişeceğine inananlar şu anda düzenin değişeceğine olan inançlarını yitirdiler. Bu aynı durum sol içinde geçerli.
Bunlar insanlarla daha geniş kitlelerle konuşacaklarına kendi içlerinde birbirleriyle konuşmakta kaldılar. Bence büyük kitleler içerisinde bu baskıya karşı çıkacak bir grup her zaman vardır. Bu önemlidir ve her zaman vardır. Bazen bu mücadeleyi, bu karşı koyuşu görecek izleyecekler azalır. Çünkü kapitalist düzene karşı mücadele etme edinimlerini yitirirler. Mesela 1990 yılında Arjantin'e karşı bir savaş vardı. 90'larda ise bu Sırp-Bosna savaşı. Bosna’da insanlık dışı katliamlar yaşandı. O yıllarda savaş karşıtı hareket çok cılızdı. Ama Irak savaşına karşı duruş had safhada. Çok önemli olan şuydu, daha küçük olan o eski savaşa karşı duranlar, şu andaki Irak savaşına karşı o büyük mücadeleyi etkilemişti, yaratmıştı. Dolayısıyla böyle baktığınızda her zaman hikâyelerin ve olayların birbirini nasıl etkilediğini görürsünüz. İşte bütün bu mücadeleleri birbirine bağlayabilmek için insanların organizasyon içinde olması çok önemli.
Genç Praksis: Kara Panterler, Paris'teki üniversite öğrencileri, Vietnam boykot, işgal, Che, John Lennon, Bob Dylan… 68 hareketi bu ve bunun gibi birçok simge yarattı. Sizce 68'i en iyi anlatan simge ya da simgeler nelerdir? Neden?
Chris Harman: Mesela Bob Dylan 68'de politikayı bıraktı. John Lenon ise 68 olduğu için politikleşti. Çünkü daha önce mistikti, 68 ile beraber politiklikleşti. Che Guevara semboldü, 68'in ruhuyla, 68'le alakası olmayan bir sembol, çünkü bir gerilla savaşçısıydı. Benim için 68'i en iyi anlatan sembol Paris'teki örgencilerin o mücadeleleridir.
Genç Praksis: Sizce 68 hareketi yenilgiyle mi sonuçlandı?Chris Harman: Mesela Rosa Luxemburg'un söylediği gibi biz bir sürü mücadeleyi kaybedebiliriz ama sonunu hariç, son mücadele. Dolayısıyla esas mücadele kapitalizmi alt üst etmektir ve bunun için kaybedilmiş mücadeleler bunu yok etmez. Eğer biz bu mücadeleyi vermeseydik olaylar, şu anki günümüz daha kötü olurdu. Yani mücadele edeceksin ve bunu kaybedebilirsinde ama mücadele etmek zorundasın. Bazıları þunu sorabilir peki Spartaküs köleliğe karşı mücadele etmemelimiydi. Çünkü kölelik Spartaküs'ten sonra da binlerce yıl devam etti. Ama Spartaküs haklıydı, o mücadeleyi vermekte önemli olan bu.
Genç Praksis: 68 hareketi bize hangi mirası bırakmıştır?
Chris Harman: Neleri benimsememiz gerekli ve neleri eleştirmeliyiz? Neyi sahiplenmeliyiz, birçok insan sokağa çıkıyor, sesini duyuruyor ve bu birçok şey için mücadeleyi doğuruyor. Birçok insan var olan egemen güçlerle yakınlaşmak ve onlarla bir şekilde anlaşmaya gitmek sonucunu çıkartabilir ama bu anlaşmaya gitmemeliyiz, yani kendi prensiplerimizden ödün vermemeliyiz.
Genç Praksis: Biz savaş karşıtı bir edebiyat dergisiyiz okuyucularımıza bir mesaj vermek ister misiniz?
Chris Harman: İlk önce savaşa karşı olmanız harika bir şey. 2008'deyiz, hala savaşa karşı mücadele vermekteyiz. Sadece bir tane bile değil 3-4 tane savaş var. Irak savaşı, Afganistan savaşı.. Somali'de var. İsrail'in Gazze'yi işgali, Amerikalıların Hizbullah'ı ortadan kaldırmak için yaptığı savaş ve İran'a karşı savaş açma tehdidi… Dolayısıyla savaş karşıtı hareket bitmedi, savaşa karşı mücadeleye devam etmeliyiz. Evet, 5 yıldır mücadele ediyoruz, artık insanlar neden mücadele edelim diye düşünebilirler. Ama binlerce ve milyonlarca insan sokağa dökülebilir, böyle bir şeyi yaratabilir...
Şu anda mesela siz Türkiye'desiniz Türkiye'nin Kuzey Irak'a karşı savaş açmasına karşı mücadeleye hazırlıklı olmalısınız. Şunu anlamalısınız ki Amerika
eğer İran’a karşı savaş başlatırsa bomba atarsa bu bütün bölgeyi etkileyecektir.